TÜRKÇİMENTO ANADOLU BULUŞMALARININ YEDİNCİSİ ELAZIĞ’DA YAPILDI
ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUN ÇİMENTO ÜRETİMİ HER ZAMAN BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ OLDU
TÜRKÇİMENTO tarafından düzenlediği Anadolu Buluşmaları’nın 7’incisi Elazığ’da yapıldı. Toplantıda, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından çimento sektörünün tüm zorluklara karşın elini taşın altına koyarak sorumluluk üstlendiği vurgulandı. Konuşmacılar ayrıca Türkiye’nin çevresinde yaşanan çatışmalardan çimento ihracatının olumsuz etkileneceğinin altını çizdiler.
TÜRKÇİMENTO Anadolu Buluşmaları’nın yedincisi Elazığ’da yapıldı. Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde düzenlenen etkinlik kapsamında moderatörlüğünü Mena İletişim Ajans Başkanı Suat Özyaprak’ın yaptığı panele TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, Türkçimento Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat Özdemir, Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Açık ve Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, konuşmasına Türk çimento sektörüne ilişkin güncel bilgileri paylaşarak başladı. Yücelik, Avrupa’nın lideri, dünyanın beşinci büyük üreticisi konumunda yer alan sektörün, aynı zamanda çimento ve klinker toplamında, dünyada ikinci büyük ihracatçı konumunda yer aldığını hatırlatarak, “119 milyon tona eşdeğer çimento kapasitesine sahip olan sektörümüzde, Türkiye geneline yayılan 56 entegre ve 21 öğütme olmak üzere toplam 77 fabrikada üretim yapıyoruz. Bu rakamın %94’ünü TÜRKÇİMENTO üyeleri temsil ediyor” dedi.
2023’ün ilk günlerinde 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından çimentonun artık ticari bir konu olmadığının anlaşıldığını ve can güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğu kanısının tekrar zihinlere yerleştiğini söyleyen Fatih Yücelik, şöyle konuştu:
“İnşallah böyle bir felaketi tekrar yaşamayız. Ülkemiz açısından depremler kaçınılmaz bir gerçektir, ama depremlerin yıkılan binalarla bir felakete dönüşmesinin önüne geçebilmemiz mümkün.
Depremden sonra çimento sektörü olarak elimizi taşın altına koyarak sorumluluk aldık. Sektörün içinde bulunmayanlar için beton ve çimento, toprağı alıp işlemek kadar basit görünürken, biz sanayiciler biliriz ki; bu üretim oldukça karmaşık, zor ve hassas birçok süreçten meydana gelmektedir. Bu nedenle, ülkemizin tekrar benzer felaketler yaşamaması için, her zaman uluslararası standartlara uygun ve her daim denetlenebilir çimento üretimini birinci öncelik olarak gördük, görmeye de devam ediyoruz. Üzerimize düşeni yapmak adına tüm fabrikalarımız 24 saat çalışıp, ihtiyaç duyulan çimentoyu zamanında tedarik etmek için dur durak bilmeden üretim faaliyetlerini sürdürüyor.”
Çimento sektörünün; istihdam, yatırım, ihracat, alt yapı, teknolojik ilerleme ve sürdürülebilirlik faaliyetlerinde uyguladığı çalışmalarla bölgesel ekonomilere ve ülke ekonomisine önemli katkı sağladığını söyleyen Yücelik, “Çimento sektörü olarak ekonomimize katkılarımız dışında yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği konularındaki başarılarımızla da dünya liginde yer almayı hedef olarak belirledik. Yeşil Mutabakat ve düşük karbon hedefleri ülke politikası olarak sürdürüldüğü takdirde, sektörümüzün de önündeki zorlukları aşabilmesi kolaylaşacaktır” dedi.
Çimento fabrika ve tesisleri, bulunduğu illerde ve bölgelerde sağladığı istihdamla bölge halkının gelir düzeyini artırdığına dikkat çeken Yücelik, “Çimento uluslararası ticarette de önemli bir ürün olması sebebiyle ülke ekonomisine döviz kazandıran ve ticaret dengesini olumlu yönde etkileyen bir üründür. Türk çimento sektörü olarak Türkiye’nin ihtiyacı olan yatırımların hayata geçmesini sağlayacak üretim kapasitesine fazlasıyla sahip olduğumuzun bir kez daha altını çizmek isterim. Cumhuriyetimizin 100. yılında devletimizin ve milletimizin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat Özdemir ise paneldeki konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: “2023 yılının şubat ayında çok büyük bir felakete uyandık. Bu büyük felaketin yaralarını sarabilmek için devlet, millet ve özel sektör hep birlikte seferber olduk. Konutların ve altyapının tekrar ayağa kaldırılabilmesi için üzerimize düşen her şeyi yapmaya çalıştık. Bundan sonra da sektör olarak devletimizin ve milletimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Düşük karbonlu üretim önemli hedeflerimizden biri. 2030 ve 2053 için iki fazlı bir yol haritası belirledik Önümüzdeki dönemde sektördeki teknolojik dönüşüm bu düşük karbonlu üretim açısından da önem arz edecek. Biz de şirket olarak günün şartlarına uygun üretim yaparak kendimizi geleceğe hazırlıyoruz.”
Özdemir ayrıca, Türkiye’nin etrafında yaşanan çatışmaların Türkiye’nin çimento ve genel ihracatını olumsuz etkileyebileceğinin altını çizdi.
Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yasemin Açık da panelde yaptığı konuşmada, “Her fabrika bulunduğu bölgenin çehresini değiştirir” dedi.
Çimento fabrikalarının bulundukları bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına olumlu katkılar sağladığına dikkat çeken Prof. Dr. Yasemin Açık, “Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü var: “Her fabrika bir kaledir…” der. Gerçekten de fabrikalar bulundukları bölgelerin çehresini değiştiriyor. Biz de Seza Çimento olarak bölgemizde tedarikçilerimiz, tüm diğer paydaşlarımız ve ailelerini birlikte değerlendirdiğimizde bölgede yaklaşık 10 bin kişinin hayatına olumlu dokunuyoruz” dedi. Çimento fabrikalarının prosesi gereği kendiliğinden bertaraf etme tesisi niteliği taşıdığına da dikkat çeken Açık, “Yani sanayi, evsel, çevresel gibi tüm atıklar çimento fabrikalarının fırınlarında yakılabilir. Böylece hem atıklar bertaraf edilir hem üretim esnasında kömür kullanımı azaltılacağından karbon emisyonları düşürülür hem de üretim maliyeti dolayısıyla çimento fiyatı aşağı çekilir” dedi. Prof. Dr. Açık ayrıca, çimento sektöründe yüzde 6 olan kadın istihdamının artırılması için kamu, özel sektör ve STK’ların iş birliği yapması gerektiğini de sözlerine ekledi.